26 Şubat 2012 Pazar

SALT Galata


     SALT Galata ile ilgili yazı yazmadan önce uzun bir süre beklemem, iyice araştırma yapmam ve kendimi yazı yazmaya hakim hissetmem gerekti. Beyoğlu'nda en sevdiğim yerlerden biri olan ve tam anlamıyla bir 'güncel sanat platformu' olarak yorumladığım SALT Beyoğlu'ndan aldığım referansla SALT Galata'nın da beni kendine hayran bırakacağından hiç şüphem yoktu. Öncelikli olarak SALT Galata'nın inanılmaz bir tarih barındıran Karaköy Bankalar Caddesi'ndeki Osmanlı Bankası Genel Müdürlük Binası'nda konumlanması, arşiv, kütüphane, müze ve sergileri içerisinde barındıran bir kurum olması beni epey heyecanlandırdı.

    19. yüzyılda Osmanlı Bankası - o zamanki ismiyle Bank-ı Osmanî-i Şahane- Genel Müdürlük binası olarak Fransız mimar Alexander Vallaury tarafından inşa edilen, hem neoklasik hem de oryantalist unsurları bünyesinde barındıran bina, Ağa Han ödüllü ünlü mimar Han Tümertekin ve ekibi tarafından SALT Galata'nın tüm işlevselliğine uygun şekilde bir renovasyon harikasına dönüştürülmüş. Binanın içi öyle ferah, öyle aydınlık ki insanın hiçbir şekilde dışarı çıkası gelmiyor. SALT Galata, içerisinde pek çok işleve hizmet edecek belli bölümler barındırıyor: oditoryum, cafe/restoran, açık arşiv, araştırma alanı/kütüphane, müze ve sergi alanları gibi. İçerideyken tüm bu işlevsel alanların ucundan kıyısından bir şekilde o muhteşem İstanbul manzarası gözüküyor ve tarihselle güncel-yeni olan arasında inanılmaz bir ilişki kuruluyor. 

SALT Galata tam anlamıyla ziyaretçilerine bir tarihsellik sunuyor. Türkiye'de ilk kez özel bir banka tarafından kurulmuş müze ünvanına sahip olan Osmanlı Bankası Müzesi'ni içerisinde barındıran SALT Galata, Osmanlı Bankası'nın 1856'dan 2001'e kadar olan hikayesini en detaylı, en bilgilendirici şekilde, fotoğraflara ve belgelere de en yüksek düzeyde yer vererek ziyaretçiye anlatıyor. Sergileme şekli gerçekten de çok güzel, Osmanlı Bankası Müzesi ve tarihinin anlatımı bankanın kasa dairelerinin içinde ve etrafında oluşturulmuş bir düzenle sunuluyor. Mekana Osmanlı Bankası'nın kuruluş hikayesi, müşteri portföyü, dönemin genel yapısı hakkında inanılmaz detay barındıran bir sergileme tarzı hakim. Bankanın kasaları da gezilebiliyor, döneme ait genel belgeler, personel kayıtlarının tutulduğu belgeler, personel fotoğrafları hatta 19. yüzyıl paralarını, senetlerini bile görmek mümkün burada.

Müze haricinde bir de sergi alanı bulunuyor SALT Galata'da ve şu anda 'Geçmişe Hücum' isimli sergi, 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar devam eden arkeolojik faaliyetleri kronolojik bir şekilde sunuyor izleyiciye, bu sergi de 11 Mart'a kadar görülebilir. Aynı zamanda Hollanda - Türkiye ilişkilerinin 400. yılı adına SALT Beyoğlu ve SALT Galata 27 Ocak - 6 Nisan tarihleri arasında 'Eindhoven - Saltvanabbe 89'dan Sonra' isimli sergiye de ev sahipliği yapıyor. ( 9 Ocak 2012 tarihli yazımda detaylı bilgi bulunuyor: http://www.birbellekolusturmafikri.blogspot.com/2012/01/olay-sadece-laleden-ibaret-degil.html )


SALT Galata'nın esas devrim diye nitelendirdiğim yanı ise sanat arşivi. Daha önceden Garanti Platform'un sanatçılar, galeriler ve sergiler ile ilgili oluşturdukları arşivlerini görebilme şansım olmuştu. Bu tip arşivler çok büyük öneme sahipler bence, günümüzde olup biteni yakalayıp, gidişatı takip edebilmek ve sanatsal bir bellek oluşturabilmek adına bu tip arşivlerin önemine inananlardanım. SALT Galata'da da Garanti Platform'da Vasıf Kortun tarafından oluşturulan zengin bir bilgi ve belge arşivi araştırma yapmak isteyenlere sunuluyor, çok güzel bir gelişme. Bu gelişmeyi sayılarla ifade etmem gerekirse, 100 bin basılı yayın ve 1 milyon dijital belge araştırma için sunuluyor.

8 Şubat 2012 Çarşamba

La La La İnsan Adımları

   Daha önce yazdığım bir yazıda da yer verdiğim gibi 16 Şubat'da İstanbul Modern'de tarihsel dönemle günümüz çağdaş sanatını bir arada sunacak harika bir sergi açılıyor, ismi de oldukça melodik: La La La İnsan Adımları.
     Hollanda - Türkiye ilişkilerinin 400. yılı şerefine Hollanda Rotterdam'da bulunan ve önemli bir koleksiyoa sahip olan Boijmans van Beuningen Müzesi'nden bir seçki İstanbul Modern'de sanatseverlerle buluşuyor. Serginin küratörü, Boijmans van Beuningen Müzesi direktörü Sjarel Ex.
   'Tarihsel Karşılaşmalar', 'Kişisel Karşılaşmalar' ve 'Toplumsal Karşılaşmalar' ana başlıklarıyla sunulacak eserler bağlamları açısından tüm bu başlıklara referans olup sunuldukları başlıklar açısından sergi ziyaretçilerinin güzel ipuçları yakalayabilmelerini sağlayabilir. 'Toplumsal Karşılaşmalar', insanların toplumda  birbirleriyle karşılaşma ortamlarını, birbirlerine toplumsal yönden bakış açılarını ele alan yapıtlar sunuyor bizlere, 'Kişisel Karşılaşmalar', insanlık, insanın yazgısı, korkularımız, acı, öfke, bilinçaltı gibi meselelere ve bu meselelerle ilgili sorulara cevap niteliğinde oluşturulmuş eserlerden oluşan bir başlık. 'Tarihsel Karşılaşmalar' ise serginin genel konseptini tamamlar şekilde: Tarihsel olanla güncel sanatın karşılaşması ve bir arada aynı çatı altında sunulması. Bu bağlamda, sergide 16. yüzyıl gravür/baskı sanatçılarına rastlamak da mümkün, modern-çağdaş dönem sanatçılarının işlerine rastlamak da..
    'La La La İnsan Adımları' Sergisi, insana, insan hikayelerine ve insanlık hallerine odaklanan bir sergi ve hepimiz için aynı olan hikayeleri, bağlantıları kendi içinde barındıran bir sergi. Sergide 3 ana başlığa göre konumlandırılan yapıtlar birbirleriyle iç içe geçmiş bir şekilde izleyiciye sunuluyor, yani örneğin içerisinde tarihsellik barındıranla kişisel bir referans barındıran mekansal olarak yakın noktalarda sergilenebiliyor.
    Sergi, bağlamı açısından oldukça enteresan, serginin bu şekilde isimlendirilmesi de bir o kadar enteresan. 1980 yılında Edouard Lock tarafından kurulmuş Kanada kökenli bir dans topluluğu olan La La La Human Steps, bedenlerin karşı karşıya gelerek bir nevi müziğin ritmine göre çarpışmalarını baz alan bir topluluk. Bu anlamda alışılagelmiş klasik dans türlerinden oldukça farklı bir görsellik sunuyor. Çarpışma ve insan bedeni demişken, serginin isminin de 'La La La Human Steps' / 'La La La İnsan Adımları' olmasının sebebi de oldukça net. Sergide yer alan konusu itibariyle tarihsel bellekte öneme sahip bir dönemi anlatan iki yapıt, film çalışması olduğundan sergi boyunca İstanbul Modern Sinema'da da belli gün ve saatlerde gösterilecek. 6 Mayıs'a kadar devam edecek olan 'La La La İnsan Adımları', tarihselle çağdaş arasında güzel bir ilişki yakalayarak bu sene oldukça ses getiren bir sergi olacak bence.
   Serginin açılacağı 16 Şubat Perşembe günü 18.00-20.00 saatleri arasında bir söyleşi de gerçekleşecek. Öncelikli olarak Boijmans van Beuningen Müzesi direktörü ve 'La La La İnsan Adımları' sergi küratörü Sjarel Ex, genel hatlarıyla Boijmans van Beuningen Müzesi ve koleksiyonunu anlatacak ardından da sergide eseri yer alan sanatçılardan 3'ü, Hollanda'daki güncel sanat pratiklerinden bahsedecek. Bu panelin, bilgilendirici ve güzel bir panel olacağını tahmin eder sergiyi gezecek olanlara iyi seyirler, paneli de dinleyecek olanlara iyi dinlemeler dilerim.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Van Gogh'un Bizlere Sunacağı Müthiş Görsellik


     2012 ile birlikte içerisinde yoğun bir şekilde Hollanda göndermesi barındıran sergilerin ardı arkası kesilmiyor. Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazı sayesinde Sabancı Müzesi'nin 2014 yılında bir Van Gogh sergisi açacağını öğrendim, bu haberi öğrendikten sonra bu sene herhangi bir Van Gogh sergisi beklemiyordum.
    İlaç devi Abdi İbrahim, kuruluşunun 100. yılını muhteşem bir Van Gogh sergisiyle kutluyor. 10 Şubat'da Karaköy Antrepo 3'de (İstanbul Modern'in tam yanında yer alan antrepo) açılacak olan sergi, öyle böyle değil. Teknolojiyi klasik sanat yapıtlarıyla buluşturan 'Van Gogh Alive' Sergisi geleneksel sergi/sergileme anlayışını aşan bir nitelik taşıyor.
 
    Çağdaş dönem sanat yapıtlarında sık sık karşımıza çıkan projektör ve ışık kullanımı gibi unsurlar bu sefer sanat tarihine damgasını vurmuş, dünyanın en önemli ressamlarından Vincent Van Gogh'un tablolarında karşımıza çıkacak ve bence müthiş bir görsellik sunarak inanılmaz bir deneyim yaşatacak. Sergide Van Gogh'un tablolarının dijital reprodüksiyonlarının duvarda, yerde ve tavanda yer alarak sergiyi gezen ziyaretçilerde sanki tablonun içinde dolaşıyormuş gibi bir his yaratacak olması beni çok heyecanlandırdı.

     Ressam Paul Gauguin'e kızarak kulağını kesen Van Gogh'un hayat hikayesi ve kendisini - sanatını besleyen kaynaklar oldukça hüzünlü. Bu sergi ile birlikte amaçlanan, Van Gogh'un tablolarını, sanatını incelemekten öte onun hayat hikayesini de anlatabilmek. Sergide 3000'in üzerinde dijital görüntüyle izleyiciye bir hikaye sunulacak ve bu sunuma fonda bir müzik eşlik edecek.
    Grande Exhibitions tarafından tasarlanan bu sergi oldukça güzel bir deneyim sunacak, öyle gözüküyor. Grande Exhibitions'ın daha önce de bu fikirle başka işler yaptığını da web sitesinden öğrendim. Baya detaylı bilginin olduğu bir web sitesi var: www.grandeexhibitions.com
'Van Gogh Alive' Sergisi Resmi Web Sitesi:  www.vangoghaliveistanbul.com