Önemli çağdaş Türk sanatçılarından Burhan Doğançay'ın 16 Ocak günü ölüm haberini duyduğumda içimde büyük bir hüzün hissettim. Her zaman kendisi ile aramda bir yakınlık, bir bağ hissettiğim sevgili Burhan Doğançay ile çok güzel, anlamlı vesilelerle tanışmış olmak hüznümün yanı sıra şanslı olduğumu hissettirdi.
Hikayenin başına, Burhan Doğançay ile ilgili farkındalık kazandığım ilk noktaya dönecek olduğumda hafızamda 2010 yılına ait olan bölüme başvurmam gerekiyor. Müzecilik Yüksek Lisans öğrencisi olduğum dönemde bir ödev yapmam istenmişti. Neden bilmem içimden bir anda Burhan Doğançay ile ilgili bir şeyler hazırlamak geldi. Böylelikle sanatçı hakkında kapsamlı bilgi sahibi olacak ve her ne kadar kitaplardan yararlanacak olsam da sanatçıya bir yakınlık sağlayabilecektim; ancak biraz daha işi tatlandırmak istedim ve Burhan Doğançay ile tanışmayı kafama koydum. Doğançay Müzesi ile irtibata geçtim, Burhan Doğançay'ın o dönem New York'da bulunduğu ve İstanbul'a geldiğinde de programının yoğun olacağı ve bu nedenle de tanışmamın pek mümkün olmayacağı ifade edildi. Doğançay Müzesi'nden Cumali Bey eğer bir gelişme olursa beni haberdar edeceğini söyledi ve bu gerekçelerin ardından açıkçası sanatçı ile tanışmaya dair tüm umutlarım kayboldu, çalışmamı da yaptığım araştırmalarla sürdürmeye devam ettim. Bu görüşmemden 1,5 ay sonra Cumali Bey beni arayarak Burhan Bey'in İstanbul'a geldiğini ve onunla görüşebileceğimi söyledi, kendimi o an hayatımın fırsatını yakalamış gibi hissettim ve çok büyük bir heyecan, sevinç ve duruma inanmazlıkla Burhan Doğançay ile tanışmak üzere Doğançay Müzesi'ne gittim. Burhan Bey bana çok içten davrandı ve hiçbir şekilde basmakalıp cümlelere başvurmadan son derece özgün, her bir söylediğinden önemli mesajlar çıkartılabilecek harika bir konuşma yaptı, bu konuşmasında sadece sanatı ve sanatçılığına değil, tüm hayata değindi. Bu görüşme sonrasında tarihe geçen muhteşem sanatçılığının yanı sıra kişiliğinden de etkilendim.
Belli bir zaman sonra İstanbul Modern'de Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı adıyla bir Burhan Doğançay retrospektifi (Duvarlar Üzerinden Yaratılan Sanat Dili) açılacağını öğrendiğimde çok büyük mutluluk duydum, heyecanla o serginin açılışını bekledim ve kapandığı güne kadar da serginin kendisinden, sergi paralelinde yürütülen her tür etkinliğinden, söyleşisinden inanılmaz büyük keyif aldım. Burhan Doğançay'ın en büyük esin kaynağı olan kent duvarlarından aldığı ilhamla yarattığı özgün sanat dilinin pek çok insanla buluşturulması, Burhan Doğançay'ın böyle bir retrospektif sergi ile onurlandırılması mutluluk ve gurur vericiydi.
Gezen, merak eden, gözlemleyen, yorumlayan ve tüm hafızasındaki fotoğrafları müthiş bir görsellikle aktaran çok yönlü bir sanatçı oluşu, dünyadaki önemli müzelerin koleksiyonlarına girmiş harika işleri, büyük bir üretkenlikle oluşturduğu sayısız eserle yarattığı müthiş görsel dil, İstanbul'a kazandırdığı Doğançay Müzesi ve tüm bunların toplamı olan Burhan Doğançay ismiyle sanatçı, Türk sanatının çağdaşlaşmasında çok önemli bir rol oynadı. Her türlü röportajında, söyleşisinde, sohbetinde söylediği sözlerin her biri benim için bir öğreti niteliğinde.. Kişiliğine, sanatı ve sanatçılığına büyük saygı duyuyor ve bu yazıyı da onun anısına ithaf ediyorum.