İstanbul, her geçen gün kültür-sanat anlamında çok daha heyecan verici bir şehir olmaya başladı. Galerilerde, müzelerde açılan sergilerin hızına yetişmek mümkün değil. Aylık dergileri alıp şehirde hangi sergiler açılacak, hangi sanat etkinlikleri düzenlenecek bunları okuyup okuyup listelemek, post-itlerle ajandalara yapıştırmak güzel; ama içlerinden 1-2 tanesini bile kaçırdığımda üzülüyorum. Hepsine gitme isteği var içimde, İstanbul'un eylül ayından itibaren girdiği bu hızlı tempoda ona destek olmak gerek, her serginin hakkını vermek gerek.
2012 Sonbahar'ına en damga vuran sanatsal olay bence, ilk kez düzenlenen İstanbul Tasarım Bienali oldu. Tasarım Bienali kapsamında 2 ayrı mekanda sergi açıldı. Bu mekanlardan biri İstanbul Modern, diğeri ise Galata Rum İlkokulu. İstanbul Modern'deki 'Musibet' adlı serginin küratörlüğünü Emre Arolat üstleniyor. 'Musibet' sergisinde kentsel dönüşüm ve beraberinde onun süreçleri ele alınıyor. Son günlerde gündemde sıklıkla rastladığımız bir konu olan o çok meşhur kentsel dönüşüm tüm politik, sosyal, toplumsal yanlarıyla ve bağlantılı olabileceği diğer pek çok küçük ya da büyük etki alanlarıyla ele alınıyor. Sergide yer alan işlerden önce ilk olarak sergi mekanının kurulumu dikkat çekiyor. Bir hapishane kurgusuyla oluşturulan sergi mekanında iç içe geçmiş hücre benzeri odalar yer alıyor ve işler bu odalarda sergileniyor. 'Musibet' sergisinde kentsel dönüşüme dair eleştiriler sunan, kent kimliğini farklı yorumlamalarla ortaya koyan işler dikkat çekici, düşündürücü, çoğu zaman tedirgin edici ve tam anlamıyla izleyiciye değişik bir sergi deneyimi sunma amaçlı. Sergi mekanı labirent gibi olan düzeniyle bile insanı cezbetmeye yeter, sergi mekanına girerken geçilen demir parmaklıklı kapı bile insanı bir anda İstanbul Modern'in geniş sergi alanından bambaşka bir boyuta taşımaya yetiyor ve gerçekten de insan sergiyi gezerken bambaşka bir mekanda, bambaşka bir hisle tamamen anlatılana, verilen mesaja odaklanmış bir şekilde zamanını geçirebiliyor. Ne diyebilirim ki tam anlamıyla etkileyici bir sergi deneyimi sundu bana 'Musibet' ve bu, kesinlikle herkesin görüp deneyimlemesi gereken bir sergi. Galata Rum İlkokulu'nda Joseph Grima'nın küratörlüğünde gerçekleşen 'Adhokrasi' adlı sergiyi henüz gezme fırsatım olmadı, bunca zamandır merakımı nasıl kontrol altında tutabildim de kendimi oraya atmadım bilmiyorum, en kısa zamanda gidip göreceğim. İstanbul Tasarım Bienali, 12 Aralık'a kadar devam ediyor. Kaçırılmaması gereken bir etkinlik!
Şehrin bir diğer önemli etkinliği ise 22-25 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek olan Contemporary Istanbul. Contemporary Istanbul yeni bir oluşum öyle ki bu sene yedincisi düzenleniyor; ama Art Basel ve Frieze Art Fair gibi dünyaca ünlü fuarlar kategorisinde yer almasını herkes ister, bekler. Contemporary Istanbul, beni çok heyecanlandırıyor. Çağdaş sanatçıları bünyesinde barındıran galerilerin katıldığı ve sanatçıların işlerinin toplu halde sunulduğu bir ortam olması harika bir bilgi kaynağı; hem görerek hem o havayı soluyarak hatta sanatçıları ve galericileri de görerek bir şeyler öğrenebilmek ve kendimi konu ile ilgili zenginleştirebilmek imkanı bulabiliyorum. Bir de bu sene Contemporary Istanbul paralelinde Artistanbul, A Week of Art adı altında bir dizi sergi açılışı ve sergi etkinliği gerçekleşiyor ve hatta belli tarihlerde sanat galerilerinin yoğun olduğu bölgelere özel turlar düzenleniyor. Artistanbul, 19-25 Kasım tarihleri arasında yüksek bir tempoyla devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder